Posts Tagged With: ders

İç içe döngü

Mutlu olduğumu sanarken, mutsuzmuşum

Mutluluğun peşine düştüm seni unuttum,

Neredesin çalıkuşum?

Anlatayım gel sana:

Önce mutluluk ellerimde sandım, ellerime baktım

Yokmuş, ama ben bunu o an anladım.

Şaşırdım, şaşkınlığımı gizleyemedim

Kızgınlık geldi şaşkınlığın ardından,

Feryat figan ortalığı birbirine kattım,

Ellerimde sandığım mutluluğu aradım.

Kim aldı diye herkesi suçladım.

Sen mi?

Sen mi ?

Hanginiz ?

Hanginiz aldı onu ?

Suçlamak ne kolaydı !

Suçlayınca hafifleyeceğim sandım,

Suçlu ortaya çıkacak ve bu karışıklık bitecek,

Ben mutluluğuma kavuşacağım

O, yine ellerimde olacak sandım.

Öyle olmadı.

Şaşkındım, şaşkınlığımı gizleyemedim,

Herkes gördü.

Onlar da bana şaşırarak bakıyorlardı.

Anlayamıyordum onları,

-Neden ?

Fakat bunu onlara soramıyordum da.

Onların şaşkınlığının sebebine takılarak kaybedecek vaktim yoktu.

Koştum sağa sola,

Bakındım, arayacaktım her yeri

Ancak suçladıkça azalmasını beklediğim yüküm daha da artmıştı sanki,

Kıpırdayamıyordum,

Boğulmuşcasına,

Daracık bir alanda sıkışmışcasına

Nefessiz,

Güçsüz,

Bitap…

Böyle perişan bir hal.

Mutluluğu arayacak halim kalmamıştı

Fakat mutluluk olmadan da yaşayamazdım

Ellerime baktım tekrar

Bomboş ellerime,

Benim, çizgileri iyice belirginleşmiş, sanki o çizgileriyle yazılar yazan ellerime…

Kim aldı, kim?

Sen mi ? Sen mi ?

O etraftaki, bana şaşkınlıkla bakan yüzlerden biri konuştu sanırım o an;

-Sen

Ben ?

Çok sinirlendim,

Kendimi tutamadım ve içlerinden birisine vurmaya yeltendim

Evet, bunu yapmak üzereydim ne yazık ki.

Yapmadım o an evet, fakat bir tanesi daha aynı şeyi tekrarladığı an benim için kendime hakimiyet bitmişti;

-Sen.

Vurmuştum onun yüzüne var gücümle.

Ardarda çok kez hem de.

İnanamadım o an olana.

Ellerim, benim çizgileri iyice belirginleşmiş,

O çizgileriyle sanki yazılar yazan ellerim,

Kıpkırmızıydılar.

Şaşkındım, çok şaşkın.

Gizleyemedim bu şaşkınlığımı da.

Etraftakiler şimdi de neden şaşırıyorsun ki dercesine bakıyorlardı bana.

Ne etraftakileri ya ?

Düpedüz bendim onlar.

Ben.

Bir yığın aynaya bakan ben,

Onlarca bana bakıyordum o an yani.

Anılarım;

Düşerken ben, koşarken ben, severken, nefret ederken, yemek yerken, uyurken, yalan söylerken, dürüst olurken…

Bir sürü ben.

Kan içindeydi ellerim.

Fakat bu da gerçek değildi muhtemelen.

Mutluluğu ellerimde bulamayınca suçladıklarım benmişim meğer,

Meğer kendimi suçladıkça hayatımı küçültmüş, kendime nefes bırakmamışım.

Meğer mutluluğu ararken kendi kendime yok etmişim;

Hatalarıma veya acemiliklerime kızarak,

Kendimi hep suçlu ilan ederek.

Aynı zamanda kendi kendimin bu haline de şaşırmışım,

Mantığım bana şaşkınca bakmış bir köşeden.

Kanıyordu ellerim hala.

Kanı durdurmadım.

Aynaları kırdım tek tek.

Böylece tüm hatalarımı kaybetmiş olduk kan kaybından.

Hafifledim o an, hem de nasıl !

Bu kadarı ile yetinebilir misin hikayenin ?

Sonrası henüz okunmadı çünkü.

Ah ah, ben nasıl unuttum seni çalıkuşum?
Olanlara üzüldün mü sen de şimdi ?

Çok karışıklık yaşadım yoksa seni unutmam mümkün değildi.

Dargın mısın bana ?

Darılma cancağızım…

Hikayeden asla koparmam artık seni.

Devamı için sabırsızsın, heyecanlısın.

Ben de öyleyim.

Devamının ilk kısmı şöyle;

Mutluluğu aramaya devam ederim, fakat bu kez, kırmızı, kareli, karelerinin kenar çizgileri siyah olan gömleğimin, minnacık sol cebinde suçlu kim sorusundan başka bir soru taşıyarak; mutluluğu kayıp mi ettim yoksa hiç mi olmadı o benim ellerimde ?

Categories: EDEBİ KARALAMALAR | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.