Monthly Archives: Ağustos 2019

Adın

Adını merak ediyorum.

Öyle çok ki merakım.

Ne ile başlıyor acaba?

Ne ile bitiyor?

Duyunca neyi anımsatır bana.

Ne güzeldir kim bilir.

Ne kadar çok severim kim bilir.

Çok merak ediyorum.

Kime merhaba diyorum.

Kimsin.

Kime hoşçakal dedim.

Kimsin.

Adını merak ediyorum.

Koyuyorum önüme harfleri

Diziyorum, bir onu alıyorum bir öbürünü.

Çıkamıyorum işin içinden.

Karışıyor her şey.

Hepsi olabilir,

Hiçbiri de olmayabilir.

Belki aynı alfabeden bile bahsetmiyoruz.

Bilmiyorum.

Ama ne yapabilirim, bilmek istiyorum.

Çok istiyorum.

Bilmiyorsun.

Belki de bilmemezlikten geliyorsun.

İstemiyorsun.

Söylemiyorsun adını.

İstemiyorum diyorsun ama

İnat mı ediyorsun, mecbur mu kalıyorsun, gerçekten istemiyor musun bilmiyorum.

Sebepler uyduruyorum her birine senin için.

Çünkü o zaman hala kızamıyorum sana.

Çünkü kızmak istemiyorum.

İnsan isteyince her şeyi yapar değil mi?

Gerçek değil mi bu?

-Gerçek.

İstiyorum.

Çok istiyorum.

Demek ki sen…

-Yok, duymak istemiyorum, git iç ses!

Konu dağılmış deyip toparlıyorum ortalığı hemen.

Adın ne?

Neden kaçıyorsun.

Nereye böyle.

Tam ardından seslenecek gibi oluyorum.

Önüme dizdiğim karışıklıkta kaybolduğumu fark ediyorum.

Tam gülecekken halime, ağlamaklı oluyorum.

Adını bilmiyorum.

Sesim çıkmıyor, boğuluyorum.

Ah, adın.

Adın diyorum ama…

Categories: EDEBİ KARALAMALAR | Yorum bırakın

Kimse anlamadı

Olabilir mi?

Ne kadar mümkün olması?

İhtimaller ile bozuk aramız, neredeyse çeyrek asır oldu.

Kesin olmayan ne varsa kemiriyor içimi bu yüzden,

Kimse anlamadı bunu.

Kimse görmedi bendeki kıytırık köşeleri,

Kemirilmiş, kıtır kıtır koparılmış, çatır çatır yanmış yerleri.

Kimse duymamıştı o sesleri, olay zamanı kimse yoktu ki civarda

Hep yalnızken yakalardı bu meret beni.

Kimse anlamadı bunu.

Biraz başım bulanık, midem ağrıyor bu sıra.

Başım kendine buyruk,

Kalbimde ise bir görseniz ucu görünmez bir kuyruk.

Sevdalarım mı kuyruktakiler?

Tek bir sevdamın acıları mı?

Sevda mı bu?

Nasıl anlardı ki insan sevdayı, yakasında kırmızı karanfil mi taşırdı?

Bir gözün içinde kaybolup giderken unutmuşum yakasına bakmayı.

Unutmuşum, kendimi de bulamadım sonraları.

Bulamadım.

Neyi unuttuğumu da unuttum.

Bu sevda mı?

Aradım ama kaybolduğum gözlerde de bulamadım kendimi,

Neden ısrarla orada aradım ki?

Neden inatla o gözlere daldım ki?

Yok olduğum yerde neden kaldım ki?

Doğru ya,

Yok oldum ben.

Yok oldum.

Yok.

Kimse anlamadı bunu.

 

Categories: EDEBİ KARALAMALAR | Etiketler: , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

O gece

Yok.

Sayılmak.

Yok sayılmak.

Bir küçük sevinç düğümlendi boğazıma geçen gece

Yutkunmak istemedim

Küçük derler o sevince görenler,

Benim canım sevincim.

Benim için büyük.

Yutkunmak istemedim.

Öylece boğazımda kalsın istedim.

Öylece benimle.

Benim sevincim, senin neyin?

Dedim o geceye.

Yok sayıldım.

Yok.

Sayıldım.

Şimdi saysanız beni baştan,

Yok muyum

Var mıyım.

Tam mıyım.

O gecede bıraktım.

Categories: EDEBİ KARALAMALAR | Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.